Delhi ‘de Gezilecek Yerler

img

DELHİ’DE GÖRÜLECEK YERLER

Başkent Delhi Gezi Rehberi‘mizi okuduysanız, devamı niteliğinde Delhi’de gezilecek yerler bölümündesiniz. Aşağıdaki liste mümkün olduğunca bir rota üzerinde yazılmıştır. % 100 tutmayacak olsa da sıralı ziyarete uygundur.

Başkentin gezilecek yerleri de kendi içinde Eski Şehir ve Yeni şehir olarak ikiye ayrılıyor. Tümünü hızlı hızlı görmek için 1,5 günlük süre yeterli. (Yerel rehberlere göre) Ancak keyifli bir seyahat için bizim önerimiz bu süreyi 2,5 – 3 günde tutmak doğrultusunda. Eğer vaktim bol, her gittiğim yerde de detaylı inceleme yapacağım derseniz 4,5 gün doyurucudur. (Sadece Swaminarayan Akshardham veya Gurudwara Bangla Sahib’de birer gün geçiren ve doymayanlar da olmakta, o kadarına artık karışamayacağız) Hadi nereler Delhi’de gezilip görülmelidir birlikte bakalım.

New Delhi’de Görülecek Yerler

Gurudwara Bangla Sahib: Şehir merkezi Connaught Place’a oldukça yakın olan Sikh Tapınağı Delhi’deki ruhani havayı en iyi yaşatan yer. Altın kubbesiyle görkemli, içindeki havuzu ile dingin ve huzurlu bir atmosfer yaratılan tapınak, her an okunan ilahileri, elleriyle irmik helvası dağıtan görevlileri, ilginç kıyafetli insanları ve genel adetleriyle Delhi’deki favorilerimizden. Adetleri Müslümanlara oldukça benzeyen Sikhlerin tapınakları hem çok huzurlu hem de her an canlı. İçeri çıplak ayakla giriliyor ama hiç merak etmeyin, Sikhler hijyen konusunda aşırı titizlikleriyle biliniyor. Girişte erkek, kadın fark etmez başınızı bağlamanız gerekiyor, o yüzden yanınızda ufak bir örtü bulundurmanız iyi olabilir. (Olmasa da sıkıntı değil)

Sikhler genellemenin rahatlığıyla ağırbaşlı ve cana yakın insanlar. İçerisinde rahatlıkla insanlarla sohbet edebilir. Din ve tapınak hakkında bilgi alabilirsiniz. Müslümanlık ve Hinduizmin sentezi olarak doğan, Hindistan’ın gelir ve kültür düzeyi oranı en yüksek olan kesimi Sikhler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Hindistan’da Dinler sayfamızı inceleyebilirsiniz.

Delhi_6

Swaminarayan Akshardham: Sayısız fotoğrafını çekemediğimiz için çok üzüldüğümüz (katı bir şekilde yasak) ama hatıralarımızda gördüğümüz en etkileyici tapınak olarak yer edecek, Vatikan‘la yarışacak kadar büyük ve her köşesinde akıl almaz bir el işçiliği, muazzam bir işçilik bulunan Hindu tapınağı. 2005 yılında inşası tamamlanan bu tapınak kompleksi Hinduların yeni göz bebeği. Hinduizmde yer alan insani öğretilerin oluşumu, gelişimi ve ne yönde ilerlemesi gerektiği inanılmaz bir yapı içinde sembollerle, yazılarla, heykellerle, filmlerle, müzikli süs havuzu gösterileriyle anlatılıyor.

İçerisindeki ana tapınak gördüğümüz en etkileyici yapılardan, her yanı oyularak figürlere, sembollere ve hayvanlara can verilmiş , akla La Sagrada Familia’yı (Barselona) getiriyor, ama işçilik çok daha çok detaylı. Ana yapının çevresindeki heykeller, havuzlar ve bahçesi Disneyland’ı (Paris) andırıyor. Dışarıda büyük bir IMAX sinema var, ve tapınağın kurucusu Swaminarayan’ın gençlik yıllarında 7 yıl süren ruhani arayışını anlatan bir film gösteriliyor. Özellikle çocukların ilgisini çekecek müzikli ışıklı su gösterileri, sergiler, Hindistan tarihinin sergilendiği Garden of India’nın da bulunduğu komplekse yarım güne yakın zaman ayırmakta fayda var.

Girişinde her zaman uzun sıralar oluyor ve içeri girmeden önce kıyafetleriniz harici dünyevi her şeyi kasalara bırakıyorsunuz. Neredeyse tüm Hindu tapınaklarında olduğu gibi çıplak ayakla girilen komplekste fotoğraf makinesini, telefonu geçin sigara dahi her şey yasak. Birçok kez ciddi bir güvenlikten geçiyorsunuz, hiç kurnazlığa girişmeyin, olmaz. Kompleksle ilgili bir başka güzellik ücretsiz olması. Şehrin nispeten dışında olan tapınağa metroyla Akshardham durağında inip  kolayca ulaşabilirsiniz. Metro durağından yürüyerek 10-15 dakika ancak rikşa ile sadece 20 Rupiye gidilebilir.

Delhi_8

Hümayun’un Türbesi: Taj Mahal’e de ilham veren, Delhi’nin en turistik yerlerinden olan Babür yapısı Unesco dünya kültür mirasları listesinde de yer alıyor. İslami ve Babür mimarisinin tipik özelliklerini taşıyan yapı bizi pek büyülemedi, ancak turunuzda özellikle Taj Mahal yoksa bu benzer mimariye sahip türbeyi kesinlikle görün. Huzurlu bahçesi de karmaşık Delhi’de soluklanmak için güzel bir nokta. Giriş ücreti 250 rupi.

Gittiğimiz zaman büyük bir okul Hint ilkokul grubu vardı, çocukların ilgisi tanışma ve beraber fotoğraf çektirme isteği çok keyifliydi. Hindistan’ın birçok yerinde yaşadığınız süperstar hissini burada da yaşadık. Kalkaji Mandir metro durağından 5 dakika mesafede, giriş ücretsiz.

Delhi_9

Lotus Tapınağı: Lotus çiçeği şeklindeki ilginç mimarisiyle özellikle Hint turistlerin akınına uğradığı için birçok kez Hindistan’ın, hatta dünyanın en çok ziyaret edilen yapısı seçildi. Bahai dinine ait tapınak 1986 yılına inşa edilmiş.

Bahai dini 3 temel prensibe dayanır; tanrının birliği, dinlerin birliği ve insanlığın birliği. Tanrının tek olduğunu ve var olan tüm dinleri de ona ulaşmak için izlenebilecek yollar olarak kabul eder. İnsanlığın birliğine inanan, tüm ırkların ve kültürlerin kabul edilmesini savunur. Bahai tapınakları tüm dinlerden insanların ibadet edebileceği mekanlardır.

Felsefesi ve mimarisi çok etkileyici olsa da beklediğimiz kadar güzel bulmadığımızı not düşmemiz gerekir ki beklentileriniz kısıtlı kalsın. Uzunca bir sıra bekleyip, ayakkabılarımızdan kurtulduktan sonra, güzel bir parkın içinden çıplak ayakla tapınağa doğru ilerlemek güzel bir histi, ama çok fazla kişi ziyaret ettiği için insanların sırayla içeri alınıp, biraz etrafa bakıp çıktığı bir tapınağa dönüşmüş hali can sıkıyor. Uhrevi bir yapıdan ziyade turistik bir zırvalık oluyor birden bire her şey. İçerisi oldukça sade. Gelenlerin büyük çoğunluğu bizim gibi içeriye biraz bakıp çıktı. Sanki “Gördün mü? Gördüm tamam, hadi check-in yapıp gidelim” mekanlarından.

Delhi_10

ISKCON Tapınağı: Lotus Temple’dan yürüme mesafesinde bulunan bu tapınak Delhi’de kaçırılmaması gereken yerlerden. ISKCON, Hare Krishna Hareketi olarak bilinen 1966’da New York’ta ortaya çıkmış bir din. 68 kuşağının arayışları içinde popüler kültürde önemli bir yer edinmiş. Özellikle Beatles üyesi George Harrison’un bir üyesi olması sayesinde birçok Beatles şarkısında ve meşhur hippi müzikali Hair’de yer almıştır. Giriş ücretsiz, en yakın metro durağı Nehru Place.

Ghandi Smriti: Gandhi’nin son 144 gününü geçirdiği ve öldürüldüğü ev, müzeye dönüştürülmüştür. Öldürüldüğü noktaya doğru yürürken yerdeki ayak izlerinin ölümsüzleştirilmesi çok etkileyici. Gandhi’nin hayatı ve felsefesi hakkında daha fazla şey öğrenmek adına sözleri okunabiliyor, resimleri incelenebiliyor. 1 saatten az bir sürede turu tamamlayabilirsiniz.

En yakın metro durağı, Race Course, India Gate’ye 2 km yürüme mesafesinde.

India Gate: İngizler tarafından 1. Dünya Savaşı’nda ve Afgan Savaşı’nda ölen 80 bini aşkın Hint’in anısına yapılmıştır. Anıtı çevreleyen park oldukça güzel ve canlı. Çevresinde birçok satıcı, şipşak fotoğrafçıyla karşılaşaksınız, özellikle çocuklar bir şey satma konusunda bayağı ısrarcı. Central Secreriat metro durağında inip, Krallık yolu olarak anılan Rajpath’ta yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Rashtrapati Bhavan: Rajpath yolunun bir ucunda India Gate, diğer ucunda bu devasa saray bulunuyor. İngiliz hükümdarlığı döneminde inşa edilen Dünya’nın en büyük başkanlık sarayının içerisine girmek maalesef yasak. Dışarıdan görebilmek için taksiyle gidip kapısındaki polisler tarafından uyarılana kadar bakabilirsiniz. Taksiciye 2 tur at deyip inmek mantıklı. En yakın metro durağı; Central Secreriat.

Döndükten sonra öğrendiğimize göre içi online rezervasyon yoluyla Cuma, Cumartesi, Pazar günleri ziyaret edilebiliyormuş. Ziyaret etmek isterseniz detaylara Hindistan Başkanlık Sarayı resmi sitesinden ulaşabilirsiniz

Delhi_11

Raj Ghat: Gandhi’nin 1948’de öldürüldükten sonra yakıldığı taş, parkın içinde anıta dönüştürülmüş. Giriş ücretsiz, ayakkabınızı çıkarın ve 20 yüzyılın en büyük fikir insanlarından birine saygısını sunan insanlara katılın.  

Lakshmi Narayan Tapınağı (Birla Mandir)Delhi’deki en önemli ve en güzel Hindu tapınaklarından biridir, 6 yıl süren inşası sonrası, Gandhi tarafından 1939 yılında açılmıştır. Ghandi, tapınağın tüm inançlara ve  kast dışı olan dokunulmazlar (untouchables) dahil tüm insanlığa açık olması gerektiğini söylemiştir.

Lakshmi (servet tanrısı) ve Vishnu’ya (koruyucu tanrı) adanmış tapınak, renkli taşlardan oluşan yapısı, kalabalığı, huzuru, bahçesiyle çok canlı ve gezmesi keyifli bir yapı. Kesinlikle görülmesi gereken yerlerden.

İçerisinde kamera, telefon yasak, giriş ücretsiz. Gurudwara Bangla Sahib ve Connaught Place‘a yürüme mesafesindedir. En yakın metro durağı; Ramakrishna Ashram Mag.

Delhi_12

Hauz Khas Village: Turistlere uygun kafe ve restoranların bulunduğu, tarihi ve doğal bir bölge. İslami dönemden kalma birçok kalıntının bulunduğu köy restore edilip, özellikle teraslara yapılan restoranlarla şehir hayatına tekrar dahil edilmiş. Akşamüstü bölgeyi gezmek ve manzaraya karşı yemek yemek güzel bir seçenek olabilir. Giriş ücretsiz, Green Park Metro durağından oldukça yakın.

Chattarpur Tapınağı: Chattarpur Metro durağı’ndan kolaylıkla ulaşabileceğiniz oldukça büyük bir Hindu tapınağı. Bulunduğu parkta devasa Hanuman Heykeli de bulunmakta. Biraz şehir dışında olmasına rağmen vaktiniz varsa kesinlikle görmeye değer. Biz yol üstünde uzaktan bakabilmiştik sadece. Dönünce yorumlarınızı aşağıya yazın lütfen. Giriş ücretsiz

Lodi Garden: Delhi’nin tarihi Central Park’ı. Hintlerin çoluk çocuk eğlenceleri, koşu yapan piknik yapan insanlar ve birçok tarihi yapının bulunduğu park, şehrin karmaşasından kaçıp nefes almak için güzel bir seçenek olabilir. Giriş ücretsiz, en yakın metro durağı; Jor Bagh.

Old Delhi’de Görülecek Yerler

Abartılı anlatımların aksine ne çok pis ne de tehlikeli bir yer. Evet, Delhi’nin geri kalanına göre çok daha düzensiz, karmaşık, kalabalık ve kesinlikle daha pis, ama okuduklarımızdan öyle bir algıya kapılmıştık ki Eminönü, Tahtakale karmaşasını falan görmüş ülkemiz insanları için pek de zorlayıcı değil. İngilizlerin şehir planlamasından nasibini almaması ve Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bir bölge olması sebebiyle karakteristik özelliklere sahip. Hindistan’ın çoğunda olduğu gibi Müslümanların yoğunlukta olduğu bölgeler daha bakımsız ve pis. Old Delhi turunuzu metroyla Chawri Bazaar‘a gidip aşağıdaki rotayı izleyerek yapabilirsiniz. Hindistan’da sağlık notlarımıza dikkat edin.

Delhi_13

Jama Masjid(Friday Mosque): Hindistan’a Taj Mahal başta olmak üzere büyük eserler kazandıran Şah Cihan’ın yaptırdığıChawri Bazaar yolunun başında bulunan ülkenin en büyük camisi. Babür mimarisinin güzel bir örneği olan cami, ortasında hiç hijyenik gözükmeyen havuzda abdest alan Müslümanlar, kapısında sizi çileden çıkaracak paragözlülükteki görevlileriyle yaşanması gereken bir deneyim.

Girişte fotoğraf makinesi ücreti gibi bir bahaneyle 300 rupi alınıyor, eğer fotoğraf makinenizi ve telefonunuzu bir yere bırakabilecek durumdaysanız yanınıza almayın ya da kıyafetinize gizleyin. Muhtemelen yine de turist olduğunuz için para almaya çalışacaklardır, diretin, ceplerinizi gösterin, Selamun Aleyküm deyip devam edin, çok takmayın. İstediği para üç kuruş olsa da isteme biçimi gerçekten can sıkıcı. – Giriş resmi olarak ücretsiz. Ancak çıkarken en azından ayakkabınıza baktığı gerekçesiyle bahşiş talebi olacak ve bu talep de can sıkacak.

Delhi_14

Jain Tapınağı ve Kuş Hastanesi: Jama Mescid’den çıkıp Red Fort’a doğru ilerlerken sol tarafınızda enteresan mimarisiyle gözünüzden kaçmayacak Jain Tapınağı’nın göreceksiniz. Jainler tüm canlılara karşı şiddet karşıtı felsefeleri ve Hindistan’daki en yüksek okuma yazma oranına sahip din olmasıyla önemli bir azınlık. 16. yüzyıldan kalma bu tapınak da bu dinle ilgili daha fazla şey deneyimlemek için, güzergah üzerinde kaçırılmayacak bir fırsat.

Tapınağın içinde ayrı bir binada da meşhur Hindistan kuş hastanesi yer alıyor. 10000 kuşu tedavi edebilecek kapasiteye sahip hastaneye her gün 60-70 yeni hasta kuş getiriliyor. Kuşlar önce veterinerler tarafından muayene edilip, tedavilerinin devam edeceği kafeslerine konuluyor. Çoğunluğu güvercin, papağan, kanarya ve muhabbet kuşları olmakla beraber tavus kuşları ve kargalar da tedavi görüyor. Hastanenin kapısı etçil olmayan tüm kuşlara açık. Tamamen özel bağışlarla finans edilen hastanede yaşama döndürme oranı etkileyici şekilde %75. Hastane ziyaretçilere açık ve çalışanları yaptıkları işi anlatmakta oldukça hevesli. Dini ve insani bir ilhamla yürütülen canlıyı koruma mücadelesi takdire şayan. İçeriyi gezebilir ve uçan arkadaşlarımızı fotoğraflayabilirsiniz.

Delhi_15

Red Fort: Yamuna Nehri’nin kenarında bulunan Delhi’nin en önemli yapılarından biri olan kale ve saray yapısı yine Şah Cihan dönemine ait. Unesco dünya kültür mirasları listesinde yer alan yapı Delhi’nin ana turistik merkezlerinden. Jaipur‘daki Amber Fort ve Agra‘daki Agra Fort’a da ilham olan yapıyı tabii ki zamanında İngilizler parça parça memleketlerine götürmeye çalışmış, hatta bu yapıyı Taj Mahal’den daha öncelikli görmüşler. Biz zaman darlığı ve okuduğumuz olumsuz yorumlar sebebiyle içini gezmedik. Amber Fort ve Agra Fort güzergahınızda varsa Delhi’de keşfedilecek diğer yerlere zaman ayırmanızı öneririz. Tercih tabii ki sizindir.

Gurudwara Sis Ganj Sahib: Old Delhi’deki ünlü pazar caddesi Chandni Chowk‘da bulunan Sikh tapınağını kaçırmayın. Tapınak 24 saat açık ve her gün ihtiyaç sahibi yaklaşık 10.000 kişiye yemek veriliyor. Gördüğümüz tüm Sikh tapınakları gibi güzel bir ruhani deneyim. Old Delhi’nin karmaşasında huzurlu ve sakin bir atmosferde Sikh ilahilerini dinleyin. (Giriş ücretsiz)

Chandni Chowk: Red Fort’un karşısında başlayan İnsanların sürekli bir hareket halinde olduğu Old Delhi’nin pazar alanı. Baharat ve tekstil pazarları, sokak satıcıları, renkler ve karmaşa, “güzel” kesinlikle doğru kelime değil ama abartıldığı kadar da değil. Burası güvenlik konusunda ‘çok fazla uyarı verilen’ bir bölge. Açıkçası bize çok sorunlu gelmedi, siz yine de dikkat edin. Sokak yemeklerinden tatmaya kararlıysanız iyi bir nokta. (Asla önermiyoruz, hatırlatalım)

Delhi_16

Qutab Minar: Yukarıda açıkladığımız rotanın dışında Delhi’nin güneyinde yer alan kompleks Delhi’deki en eski yapı. 13. yüzyılda inşa edilen kule İslam-Hindu mimarisinin ilk büyük eseri olmasıyla büyük önem taşıyor. 73 metrelik bu kulenin işlevi hakkında farklı rivayetler bulunuyor. İki önemli tezden biri, Hindistan’da Müslüman yönetiminin zaferini simgelediğini, diğeri de minare olarak inşa edildiğini savunuyor. Kulenin hemen yanında Delhi’de yapılan ilk cami olan Qubbat-ul-Islam Camisi bulunuyor. Kompleks dahilindeki çok ilginç bir yapı da paslanmayan demir bir sütun, “Iron Pillar” olarak geçiyor. Ne zaman ve nasıl yapıldığı hakkında birçok bilimsel çalışma ve efsane bulunan sütunun hikayesi detaylı araştırmaya değer. Qutub Minar kompleksine giriş ücreti 250 Rupi, en yakın metro durağı aynı isimle anılıyor: Qutub Minar.

* Swaminarayan Akshardham’da fotoğraf çekilmesi çok sert kurallarla yasak. Bu yapıya ait iki fotoğraf alıntıdır. (Kalan tüm fotoğraflar bizimdir) Delhi Gezi Rehberimizi görmeyi unutmayın.

hb

img

Fatehpur Sikri Gezi Rehberi

16. YÜZYILDAN KIRMIZI HAYALET ŞEHİR Geleneksel Hindistan Altın Üçgen Turları'nın bonus durağı. Agra'ya 40…

0 Yorum

5 Yorum

  • Prenses

    04 Şubat 2015 - 11:10 Cevapla

    ödevime yardımcı olamadınız ben yeni delhinin neyinin meşhur olduğunu ararken siz bana yeni delhiyi anlatıyorsunuz yardımcı olmayacaksanız aradığım şeyde sitenizin ismi çıkmasın lütfen

    • Taflan

      05 Şubat 2015 - 17:36 Cevapla

      Hakkaniyetiniz var. Google’a iletiriz.

  • murat yonkuc

    07 Ağustos 2016 - 21:21 Cevapla

    merhaba 10 gunluk program yaptım ,daha detaylı bir gez için sizin önerilerinize açığım

    • Taflan

      10 Ağustos 2016 - 11:44 Cevapla

      Murat Merhaba;

      Ekstra bir önerimiz yok. :) Olanı yazdınız Ancak sen seyahatin sırasında ya da sonrasında yine yorum yazarsan diğer okurlarımız da önerilerinden faydalanır.

  • murat yonkuc

    02 Mart 2018 - 22:21 Cevapla

    Biraz Gec oldu,
    Yeni Delhi, Agra,Jaıpur ve Varenasi tren yolculuğu ile biribirine bağlıyan oldukça yoğun bir seyyahat oldu.Eğer Program yapacaksanız kesinlikle 2 yada 3 lu grup halinde çıkmalısınız yola.Ama kazanılan tecrube ,görsellikler,kültürel şoklar,masumiyet,doğallık,dinlerin harmonisi,mütevazilik bu ülke insanın en güzel meziyeti olduğunu itiraf etmeliyim.Korkacak hiç bir şey yok. En ürükütücü anım ise Ganga nehri(Varenaside )Yaşadığım hac dönemi ölü yakma merasimleriydi.Saatlerce büyülenmiş bir şekilde cesetlerin yakılmasını izledim,izledim,Ne bir ceset kokusu ne bir tiksinme,ne bir kokru,ne bir İnkar yaşadım .Ölmüş Babasına ayaklarını öperek saygısını gösteren evlatlar,Annesinin ölü alnına veda öpücüğü konduran ,delikanlılar hep bir sadelik ve mütevazilik içindeydiler.İnsanın yakılası geliyordu bir an bu kutsi ve kadim töreni canlı izleyince.Haliyle kamera kayıtlarına kesinlikle izin vermediler.Gizliden kücük kameramla alabilirdim ama saygımdan buna gerek duymadım.Anılarımda kalan cenazeler yakılırken AVrupadaki krematoryum bacalarından çıkan o dehşet ve iğrenç kokuyu asla almadım.Bu müthiş bir farktı.Ölümü böylesine güzel ve doğal karşılayan bu insanlara saygı duydum. Birde Yeni Delhide tüm fakirliklerine rağmen hiç bit şrkilde dilenemeyn,sadece çırpı gibi bacaklarıyla bisikletleriyle seni oteline kadar taşımak isyteyenler bizim dilencilerimizin yüzssüzlüğüne bir tokat gibi ders verdi diyebilirim.Detay çok ne yapabilirim insanları fazzla sıkmadan çekilmek lazım.

Prenses - Cevap ver İptal