Bir Berlin Hikayesi – Hiçbir insan yasadışı değildir

img

Dördüncü kez Almanya

2009 -2014 arası beş yılda dördüncü kez Berlin‘deyim. İlk kez Barış yok.

İstanbul’da yorucu bir seçim dönemi sonrası buradayım, işin enteresan yanı hepi topu bir yerel seçimdi ancak adaylar kadar biz düşünen,  hayal eden, umut eden, duyarlı insanlar da yorulduk. Ziyaret ve gezi kadar düşünmeye de zaman buluyor insan el vatanlara gidince. Ben de bir yandan yürüyorum bir yandan düşünüyorum neyim, neyiz ve nerelerdeyiz diye.

Takipçilerimiz bilir keşfetsene’nin iki gezgini Barış da ben de Almanya hayranıyızdır; yine dostlarımızın fark ettiği üzere bu beğeni aptal yabancı sevdasından ya da gerzek gerzek 3 ülke görüp ülkemizi yerin dibine sokma alışkanlığından gelmez, Sezar’ın hakkı Sezar’a mantığından gelir.

Bir şehri,  bir yeri, bir ülkeyi anlamak için şüphesiz ki orada üç beş gün turist gibi gezmek değil yerel dinamiklerle birlikte bir süre yaşamak gerekir. Bu yaşamdan kazanılagelen bilgi ile kıyas yetisine erişiyor insan. İşin üçüncü boyutu olarak belirli süre zarfında oraya çok kez gidip gelmeyi de ekleyelim artık. Barselona ile birlikte Berlin bizim en çok ziyaret ettiğimiz yabancı şehir. (Barış’în Bilbao erasmus deneyimini ziyaret degil yaşam sayalım) bir şekilde denk geliyor ve buraya fazladan zaman ayırıyoruz. Berlin gezi rehberimizde hâlâ ukalalık yok çünkü 4 değil 40 kez de gelsek bir yerin tüm gerekliliklerini yazamayız, ancak artık yeni farkındalıkları belirtme vaktidir.

Belin Parlamentosu

Bugün yine Berlin parlemento binasının önündeki yeşil alana gittim. Öyle meclis merakımdan değil malum burası güzel ve merkezi bir yer, Budapeşte Parlamento binasından sonra da en sevdiğim meclis binalarındandır. İşin komiği 2009’da da, geçen yaz 2013’te de seçim dönemine denk gelmiştik. Bugünse sıradan bir gün. Ne 2009’da ne 2013’te bir tane ekstra afiş, Nepal bayramlarını kıskandırıcı bayraklar, bas bas müzik yayını yapan seçim otobüsleri görmediğimiz gibi, “aylık olağan görüşmeler” çerçevesinde kapılarını yurttaşlara açan bir Başbakan, hükümet ve belediye üyeleri gördük. Enteresan ve farklı değil mi, sadece cevaplarını sorulayan gazetecilerin karşısına çıkan siyasilerimizin olduğu bir ülkeden halka kapısını açıp önüne gelenle görüşen siyasilerin olduğu ülkeye yolculuk yapmak. Bir küçük not da bizdeki AVM’lere girerken alınan güvenlik önlemlerinden daha fazlası yok koskoca parlamentoya girerken…

Kreuzberg1

Yeni bir keşif de yol üstünde beni karşıladı. Kreuzberg civarında bir park anladığım kadarıyla 2 YILDIR göçmenler tarafından işgal edilmiş durumda. Felaket sefil çadırlarda kalan, çoğunluğu siyahi ya da müslüman bir kitle “Kein mench ist illegal” / “Hiçbir insan yasa dışı değildir” sloganı altında kentin önemli meydanlarından birinde, Berlin’de yüzlercesi olan parklardan önemli birini işgal etmiş, bırakın polisi; gaz, su, toma v.s. hiçbir şey olmadığı gibi müzik var, yerli yabancı destek altında eğlence var. Marketten muhteşem Alman biralarından birini alıp destekçi aktivist İngiliz bir jazz grubunun çaldığı sokak müziği eşliğinde ne oluyor diye oturup bakındım. Şaka maka bu kadar süredir burada direniyor, boktan baraka çadırlarda yatıyorlar. İstedikleri şey eşit yaşam hakkı, sınır dışı edilmeme ve barınma gibi çok temel,  cok beşeri,  çok makul ancak kaçak gelişleri, işsiz ve hukuksuz oluşları gibi sebeplerle; 60 euro vize parası ve 3 çuval kağıt hazırlayarak buraya gelen biri sıfatıyla benim dahi sebeplerini kabul etmekte zorlandığım insanlar bu ‘makul’ taleplerini 2 yıllık direniş sonrası hükümete kabul ettirmişler. Şu anda bu parkta yaşayanların yarısı hakları kabul edilerek pansiyonlara yerleştirilmiş ve geriye sadece 5,6 çadır kalmış. Çoğunlukla yerel insanların desteği ve anlayışı altında, kulaklarından tutulup atılmak bir yana beslenerek, gazsız, tazyikli su olmaksızın, düzen ve müzakere eşliğinde….

Buradaki insanlar doğma büyüme bırakınız Berlinli olmayı Alman bile değiller, veyahut buradaki insanlar; şehrin merkezinde kalan son yeşil alana saçma sapan bir bina yapılmaması için falan değil,  aslında nasıl hak ettikleri tartışmalı insani bir hak uğruna savaşıyor,  işin güzel ve benim adıma minicik acı yanı; kazanıyorlar…

Taflan Kandemir – 6 Nisan 2014 – Berlin

img

Gezginler Buluşuyor 11-12 Mayıs’ta

Kemerburgaz Üniversitesi'ne Davetlimizsiniz Türkiye'nin pırıl pırıl gençlerinin, seyahat etmek ve gezi kültürünü yaymak için…

0 Yorum

1 Yorum

  • Görkem CAN

    28 Nisan 2014 - 08:10 Cevapla

    Kesinlikle hayatta iken gidilmesi – hatta yüzlerce fotoğrafla dönülmesi gereken yerlerden biri..

Siz de yorum yazarak bize ulaşabilirsiniz.