Charles Darwin’in hikayesinde vurgulanması gereken iki önemli nokta var;
– Önüne çıkan bir yolculuk şansını, zor şartlara rağmen değerlendirecek azmi göstermesi
– Bu yolculuğu derin gözlem ve sorgulama becerileri ile fırsata çevirmesi
12 Şubat Charles Darwin’in doğum günü ve tüm dünyada “Darwin Günü” olarak kutlanmakta. “Türlerin Kökeni” kitabıyla Evrim teorisinin kurucusu olan ve dünyayı, yaşamı algılayışımızı kökünden değiştiren Charles Darwin’in gezgin yönünü ve yaptığı gezi sayesinde, hem kendisini hem de dünyayı nasıl değiştirdiğini paylaşmaya çalışacağız.
Charles Darwin, 12 Şubat 1902’de İngiltere’de varlıklı bir ailede dünyaya gelmiş, genç yaşlarında doğaya ilgi duymaya başlamış, bitki ve hayvan örnekleri toplamış, incelemeler yapmıştır. Üniversitede babası gibi tıp okurken de incelemelerine devam etmiştir. Ancak “çılgın fikri”nin oluşması çok daha zaman alacaktır. Tıp eğitimini bırakıp Cambridge’de okuduktan sonra babasının yanına dönüp papaz olmaya hazırlanırken, hayatını değiştirecek şansı yakalar; 2 yıl boyunca Beagle’e gidecek gemi ile dünyayı gezecektir. Gezinin amacı Güney Amerika bölgesinde İngiliz Amiralliği’nin verdiği keşif görevlerini gerçekleştirmektir. Hayalini kurduğu fırsat için mücadele eden Darwin babasını zorlukla da olsa ikna eder ve sonrasında 5 yıl sürecek ünlü “Beagle Yolculuğu”na çıkar.
Deniz tutması olan Darwin için hiç de kolay bir yolculuk olmaz, sıklıkla yataklara düşer. Mükemmel bir gözlemci olan Darwin’in, seyahat sırasında İngiltere’ye yolladığı mektuplar, fosil örnekleri ve doldurulmuş canlılar sayesinde biyoloji camiasında ünü yayılmaya başlar. Elinde biyolojik çeşitliliğin “yaradılış merkezleri” ile açıklandığı Jeoloji Prensipleri kitabı, Güney Amerika’nın izole adalarını gezerken, “doğal seçilim”e temel oluşturacak donelerle karşılaşır. Yerlilerin kaplumbağa türlerinin hangi adadan geldiğini ayırt edebildiğini gözlemler.
Darwin, seyahati boyunca tüm bilgilerini derinden sarsacak yeniliklerle karşılaşırken, açık bir zihinle tüm verileri toplamaya, sorgulamaya, düşünmeye devam eder.
Ülkesine (İngiltere) dönen Darwin, tuttuğu bilimsel gezi notlarını yayınlar ve fikirlerini olgunlaştırmak için çalışmalarına devam eder. Aynı dönemde türlerin birbirine dönüşebileceğini savunan bilim insanlarının nasıl yerden yere vurulduğunu gözleriyle gördüğü için, tüm karşı iddiaları bertaraf edebilecek şekilde “Türlerin Kökeni”ni yazmaya koyulur. Düşüncelerini sadece en yakın dostlarına ve güvendiği bilim insanlarına açar ve 20 yıllık yoğun çalışma sonucunda kitabını yayınlar. Kitap çıktığı an “bestseller” olur, baskıları hızla tükenir ve bilim dünyasını baştan aşağı değiştirir. Darwin’in teorisi tüm fen bilimlerinin birleştiricisi olur ve yaşamın çeşitliliğini açıklar. Başarılı bir gözlemci olarak insanları iyi tanıyan Darwin, insanların hayvanlardan geldiği iddiasını doğrudan yazmamış, sadece teorisinin insanın kökeni ve tarihine de ışık tutabileceğinden bahsetmiştir.
Darwin sayesinde bugün biliyoruz ki, insan aklı evrimsel sebeplerle yeni düşüncelere direnç gösterir. Farklılık, içgüdüsel olarak dışlanmak ve tehlike demektir ve aşılması hiç de kolay değildir. Darwin’in en büyük başarısı seyahati boyunca algısını farklılıklara, yeniliklere açması ve her şeyi sıfırdan değerlendirebilmesi olmuştur. Bu da hem kendini hem de dünyayı değiştirmesini sağlamıştır.
Bu vesileyle Darwin’i ve çığır açan seyahatini selamlıyor, sizleri de seyahat ederken zihninizi açık tutmaya, bildiklerinizi unutup tekrar öğrenmeye ve daha fazla anlamaya davet ediyoruz. Bir başlangıç isterseniz bir haftadan uzun süre zevkle keşfettiğimiz Londra gezimizin önemli duraklarından Natural History Musem’da yer alan Darwin Merkezi’ini önerebiliriz.