Bordeaux’da Gezilecek Yerler

Bordeaux’da Görülecek Yerler

Fransa’nın Bordo şehri turistik olarak değeri yeterince bilinmeyen bir şehir. Bordo’da gezilecek, yapılacak şeyler gezginleri tatmin edecek düzeyde. Mimarisi, dinamik ve rahat yaşam tarzı insanı hemen içine alıyor. Bordo’nun tarihinde 18. yüzyılda tüm ahşap yapıların yıkılarak taş evlerin inşa edilmesi büyük öneme sahip. Şehrin merkezi de 18. yüzyılda yapıldığı haliyle büyük ölçüde korunmuş. Şehrin merkezindeki araca kapalı olan, bu tarihi bölge Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde yer alıyor. Bordo turunuzu planlarken Grand Theatre’nin hemen yanındaki Turizm Ofisi‘ni ziyaret etmenizi öneririz. Oldukça yardımcılar. Özellikle Bordeaux şarap turunuzu buradan ayarlamanızı öneririz.

Bordeaux turu rahatlıkla yürüyerek yapılabilecek bir şehir, pek toplu taşıma kullanmaya ihtiyaç yok. İhtiyaç halinde de gelişmiş bir tramvay ve otobüs ağı bulunmakta. Bordo bisikletle gezmeye çok uygun, zaten halkın çoğu da bisiklet kullanıyor. Belediyenin sağladığı mükemmel bir bisiklet sistemi var; Avrupa’nın birçok şehrinde rastlayabileceğiniz bisiklet istasyonlarından bisikletinizi alıp başka bir istasyonda bırakıyorsunuz. Ücreti neredeyse bedava seviyesinde; günlük 1.5, aylık 10, yıllık 30 €.

Tüm Bordeaux Gezi Rehberi notları için tık tık;

Bordo’da bisiklete ek olarak kaykay kullanımı çok yaygın, çocukluğundan tecrübeli Barış ufak bir gezinti kaykayı alıp Bordo’yu kaykayıyla gezdi. Kaykayın ulaşım yöntemi olarak bu kadar pratik ve eğlenceli olduğunu düşünmezdik. Sonuç olarak Bordeaux gezinizi bisikletle ya da tabanvay rahatlıkla yapabilirsiniz, keşfetmesi kolay bir şehir. Bordo’da görülmesi gereken yerlere geçelim;

Bordo’nun Mahalleri ve Gezilecek Yerleri

Bordo’nun bahsedeceğimiz bölgelerinin her birinde farklı bir ruh ve kültür var. Birinde göçmenler, birinde öğrenciler, birinde orta yaşlı çalışan kesim daha yoğun vakit geçiriyor.

Triangle D’or (Altın Üçgen) / Les Quais:

Bordo’nun en zengin bölgesi, şeklinden dolayı altın üçgen olarak adlandırılıyor. 18. yüzyılda Bordo ahşap evlerini yıkıp taş binalar yapmaya başladığında şehrin önde gelen zenginleri bu bölgede otururmuş. Şimdi pahalı markalara, butiklere, ofislere ve dairelere dönüşen bu evlerden elitlik akıyor gerçekten. Dolaşmak için keyifli bir bölge. Üçgen içinde yer alan Notre Dame Kilisesi de görülmeli. Kilisenin dışına yapılan heykeller çok etkileyici.

Esplanade des Quinconces:

Şehrin ulaşım ağının da merkezi olan meydanda,  şehrin sembollerinden Monument aux Girondins yer alıyor. Roma‘daki Fontana di Trevi’den sonra gördüğümüz en güzel çeşmelerden biriydi. Fransız Devrim’ine ithafen yapılan çeşmedeki görkem ve canlılık çok etkileyici, “hadi devrim’e!” diye atların peşine gidesi geliyor insanın.

Çeşmenin hemen önündeki meydanda antikacılar pazarı var. Orijinal eşyalar, eski kitaplar, plaklar arasında gezinmek oldukça keyifli. Butik yemek dükkanları da bulunmakta. Meydanın hemen yanındaki ağaçlar içindeki tramvay yolu da ayrı güzel. Meydan 18. yüzyılda yapıldığında bu kısım atların geçtiği yolmuş, şimdi tramvay rayları döşenmiş. Ağaçların aralıklı diziminden de dönemin insanlarının orada atlarını park edip, aynı meydanda dolaştığını hayal edebiliyorsunuz.

Grand Theatre:

Bordeaux’un büyük tiyatrosu, devrimden önce Fransa‘da yapılan en büyük tiyatro. Unesco dünya kültür mirasları listesindeki yer alan ve sadece yayalara açık olan bölgenin başlangıç noktası. 18. yüzyılda yapılan en görkemli tiyatro binalarından biri olan mekanda genellikle opera konserleri oluyor. İç mimarisi muhteşem. Çarşamba ve Cumartesi günleri 14:30, 16:00 ve 17:30’ta 3 € karşılığında ziyaret edilebilir. Detayları için hemen yanındaki turizm ofisini ziyaret edebilirsiniz.

Eski Şehir Bölgesi:

18. yüzyılda orta-üst kesim halkın yaşadığı bu sokaklar, şehrin surla çevrili olduğu dönemde merkeziymiş. Grand Theatre’dan görkemli sur kapısı Porte Cailhou‘ya kadar uzanıyor. Uzun alışveriş caddesi Rue Sainte Catherine‘nin güneyinde yer alan bölgede sayısız restoran, cafe ve bar bulunmakta. Şık bir restoranda yemek yemek isterseniz adresiniz burası. Bölge aynı zamanda Bordeaux gece hayatının da önemli bir merkezi. Çok sayıda küçük barın yanısıra gece kulüpleri de bulunuyor. Eski ve dar sokaklarda kaybolup, küçük meydanların tadını çıkarın. Rue Cincit sokağını özel olarak bulup bizim için bi’ fotoğraf çekin. :)

Porte Cailhou: 

1494 yılından kalma bu etkileyici Disneyvari sur kapısı şehrin yüzyıllardır süregelen zenginliğinin bir kanıtı. Şehrin modernizasyonu sırasında sur duvarları yıkılmış, ama bu etkileyici kapı tüm görkemiyle ayakta.

Rue de Sainte Catherine:

Eski şehri ikiye bölen ve tamamen araca kapalı Rue de Sainte Catherine Roma zamanından beri şehrin ana caddesi. Büyük Tiyatro’dan Victorie Meydanı’na kadar gidiyor. Çok sayıda alışveriş caddesi var. Yanındaki ara sokaklar ise restoranlar ve butiklerle dolu. Tamamen taşıta kapalı bu uzun caddeyi boydan boya bir kez yürüyün arada hoş gözüken sokaklara girip çıkın. Fransa‘ya özgü bu sokaktan defalarca kaykayla geçmek gerçekten çok zevkliydi.

Place de la Bourse ve Miroir d’eau

Tüm Bordeaux kartpostallarında göreceğiniz saray ve sarayın zekice düşünülmüş, çok eğlenceli havuzdan yansıması. Saray, 18. yüzyılda şehrin yenilenmesi sırasında yapılmış ve şehrin zenginleri tarafından krala hediye edilmiş. Paris‘teki ünlü Versailles Sarayı’na benzetilecek şekilde inşa edilmiş. Sarayın karşısında ayna etkisi veren havuz Miroir d’eau‘yla beraber muhteşem bir manzara ve eğlenceli bir deneyim sunuyor. Havuzun içindeki su miktarı yaklaşık 2 cm, fakat zamanla su artıyor, azalıyor bazen buhar püskürtülüyor, gündüz ve gece devam eden bir görsel şölen sunuyor. Havuzdan bisikletiyle, kaykayıyla geçen insanlar, birbirine su sıçratan çocuklar, suda koşuşturan köpekler, gelip geçen tramvay manzaraya apayrı bir dinamizm katıyor. Buraya kesinlikle hem gündüz hem de ışıklandırılmış haliyle gece gelmelisiniz. Gece, sarayın ışıklandırmasıyla manzara daha büyüleyici. Manzarayla beraber insanların rahat ve kolay eğlenmesinin tadını çıkarın, hatta siz de havuzda koşturun, biraz ıslanmaktan zarar gelmez.

Bordeaux St. Andre Katedrali:

Bu dev katedral ve yanındaki çan kulesi Bordeaux’nun sembol yapılarından. Gotik mimariye sahip görkemli kilise Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde ve Fransa‘nın en önemli katedrallerinden biri kabul ediliyor. Katedralin inşası 1096 yılına uzanıyor, fakat yapının ayakta olan hali 13, 14 ve 15. yüzyıllarda şekillenmiş. Yanındaki çan kulesi Tour Pey-Berland‘ın tepesine çıkıp Bordo’yu kuşbakışı seyredebilirsiniz. Katedralin yakınındaki şehir meclisi Hotel de Ville (Town Hall) da görülmeye değer.

Gambetta Meydanı:

Minik bir gölet ve çiçeklerle dolu bu meydan soluklanmak için iyi bir durak. Meydana bağlanan caddelerde birçok restoran, kafe de bulunmakta. Oldukça canlı bir bölge. Atıştırmalık bir şeyler alıp çiçek kokuları eşliğinde çimlere yayılabilirsiniz. Şehrin en lüks yerlerinden biri olduğu için “Küçük Paris” deniyor bu bölgeye.

Grosse Cloche:

Grosse Cloche “Büyük Çan” anlamına geliyor. Yaklaşık 8 tonluk dev çanıyla bu kule Bordo’nun ikonik manzaralarından birini sunuyor. Bu kule de Porte Cailhou gibi Disneyvari bir yapı. Kuleye ulaşan St. James caddesi ve çevresi de çok keyifli.

St. Michel bölgesi ve St. Michel Bazilikası:

St. Michel, görkemli St. Michel Bazilikası’nın gölgesinde çok canlı bir semt. Bazilikanın bulunduğu meydanda bit pazarı kuruluyor; eski ayakkabılardan, kitaplara, antikalardan, meyve sebzeye tam bir karmaşa. Herkes evindeki eskileri getirmiş biraz para kazanmaya çalışıyor. Bazı eşyaların çalıntı olması da muhtemel.

Göçmenlerin de yoğunlukta olduğu bölgede dünyanın çeşitli ülkelerinin marketlerini, restoranlarını bulabilirsiniz. Dilerseniz Türk restoranları ve marketleri de var. Kahkaha atan insanlarla dolu mahalle barları ayrı keyifli. Göçmen mahallerinin farklı bir canlılığı olur, bazen çekinmenize de sebep olabilir ama burada kesinlikle korkacak bir şey yok (Her zamanki gibi temkinli olmakta fayda var tabii ki.) Sadece merkeze göre daha kaotik ve aynı şekilde “güzel” değil. Katedral’den Victoria Meydanı’na doğru yürüyerek bir tur atın. Akşam olmadan gelirseniz bit pazarını da yakalarsınız. Kesinlikle şehrin en keyifli ve heyecanlı yerlerinden.

Victorie Meydanı:

Bordeaux Üniversitesi’nin hemen yanındaki meydan ve çevresi öğrenci bölgesi olarak geçiyor. Bolca eğlenceli bar ve uygun fiyatlı restoran var. Gece hayatı için üniversite tayfası burada, çalışan kesim eski şehirde takılıyor diyebiliriz. Eski şehirdeki barlar biraz daha pahalı ve daha orijinal. Buradaki barlar daha basit, oturup bira içmelik. Ana cadde Rue Saint Catherine‘nin Victorie Meydanı’na bağlandığı kısım her zaman hareketli.

Place Fernand Lafargue:

Bordeaux turunu keyifli kılan yanlarından biri küçük meydanları. Sokaklar hep küçük meydanlara çıkıyor. Küçük meydanda çocuklar koşturuyor, meydanı çevreleyen barlarda büyükler takılıyor. Avrupa’nın küçük-orta boyuttaki şehirlerinin insana huzur veren yaşam kolaylığının çok güzel bir örneği bu meydanlar. Birçok kez denk geleceğiniz meydanlardan favorimiz Place Fernand Lafargue. Bordeaux Katedrali ile Porte Cailhou arasında bulunan meydanın çok pozitif bir enerjisi var.

Bordo’da Sahil ve Köprüler:

Garonne Nehri’nin kenarı keyifli bir yürüyüş imkanı sunuyor. Tarihi köprü Pont de Pierre görülmeye değer. Burada bisiklet kiralamak da güzel bir seçenek olur. Sahilde geceleri lise çağlarında gençler takılıyor, müzikler çalıp, eğleniyorlar. Gençlerden illegal unsurların kokusu geliyor, ama polisin de pek umurunda değil sanki. :)

Bar a Vin (Maison du Vin):

18.yüzyıldan zengin bir abiden kalma bir evden bozma mekan Bordeaux’un çeşitli bölgelerinde üretilen şaraplarını bardakta deneme şansı sunuyor. 2.5 €’dan başlayan fiyatlarla, normalde şişeyle almanız gerekecek şarapları deneyebilmek çok uygun. Restoranlarda daha ortalama şarapların 5 € olduğunu düşünürsek daha da anlamlı oluyor. 7 €’ya et, peynir tabakları da çok leziz. Kesinlikle en az bir kez uğranmalı. Mekan turizm ofisinin hemen karşısında, akşamları 10’a kadar açık.

Bordeaux şehir merkezinde gezilecek yerleri sıraladık. Umarız siz de bu güzel şehirden bizim kadar keyif alırsınız. Gelmişken Bordeaux’da yapılması gereken diğer şeyleri de sıralarsak;

–  St. Emillion veya Medoc’ta şarap turu. (Mümkünse ikisi birden.) Eğer bir tanesini seçmeniz gerekiyorsa St. Emillion öneriliyor. Tarihi bir şehir olan St. Emillion turistik olarak daha çekici. Medoc ise şarap tutkunları için kutsal merkez,  Bordeaux’daki şarap bölgelerinden en önemlisi. Buradaki bazı şatolarda dünyanın en prestijli şarapları üretiliyor. Detaylı bilgi için “Bordeaux Şarapları ve St. Emilion & Medoc Şarap Turları” yazımızı okuyabilirsiniz.

– Avrupa’nın rüzgarla oluşan en büyük kum tepesi, bir nevi minik çöl; Dune du Pilat. Dune du Pyla olarak da geçiyor. Bordeaux’ya yaklaşık bir saat uzaklıktaki tatil yöresi Archillon’dan ulaşılıyor. Doğanın bu enteresan mucizesi mükemmel bir manzara ve garip bir eğlence sunuyor. Bir öğleden sonrası ayrılmalı ve kesinlikle gidilmeli. Detaylı bilgi için “Dune du Pilat – Okyansun kenarında bir çöl” yazımızı okuyabilirsiniz.

Bordeaux Gezi Rehberi ana sayfası için;