Dünya Senin, Hadi keşfetsene!

Nelson Mandela’nın Ardından

Dile kolay 27 yıl hapis yatmak ve ardına bu kayıp yılların acısını çıkartırcasına 95 yaşına kadar yaşamak… Tüm yaşamını da mücadeleye adamak…  Işıklar içinde yatsın; çok büyük bir adam geçti yeryüzünden…

İnsanlık tarihi ne kadar yeni ve genç aslında. Varoluş tarihimiz on binlerce yıllık olsa da su gibi hava gibi temel gereklilikler ve kazanımlarımız konusunda ne kadar genciz, ne kadar aciziz ve daha ne kadar yolumuz var. Bir insanın renginden yola çıkıp kölelik diye bir şey yarattık ve utancını ancak 1860’larda engelledik. Somut yasaklar insanlığı bağlasa da, fikrî ayıplarımız devam ediyor ve sadece siyah olduğu, güya ‘farklı’ olduğu için yapılan her türlü ayrımcılık hâlâ varlığını sürdürüyor.

Yönetme ve yönetilme hakkımızı alalı 300 küsür sene geçti anca. Demokrasi dediğimiz şeyin çıkışı kaç yıllık ki! Kadınlarımıza seçme hakkını kazandıralı daha 200 yıl oldu -gerçi sadece küçük bir bölgede doğan bu hakkı da 30 sene sonra geri aldılar-. Kalıcı hakların verilmesi şurada on yıllara dayanıyor denilebilir, ve hâlâ dünyanın tümüne yayamadık… Ayrımcılığa uğramadan çalışma şansı, yaşam hakkı, dünya üzerindeki kadınların yarısından fazlası için bir hayal ve kadına şiddet hala modern dünyanın en utanç verici dertlerinden.

Irkçılık utancı dünya üzerinden silinemedi, silinemiyor. Doğuştan gelen özellikleri sebebiyle kendi yarattığı sınıflandırmalara sığınan aciz insanlık birbirini hunharca katledebiliyor ya da ölümden beterini yaparak insanlık onurunu hiçe sayıyor.

Faşistlikle imtihanımız 1900’lü yılların sonuna kadar devam etti ve ne yazık ki bitmiyor. İnsanlık hükmetme yetkisini ister dinden, ister babadan, ister ağadan, ister paradan ve hatta isterse sandıktan aldığı andan itibaren kendinden olmayanı ezmeye başlıyor ve bunu acımasız aldatmacalarla süsleme nâmertliğinde hiçbir sakınca görmüyor.

Çağdaşlarımızın yarısından fazlası temiz suya ulaşamıyor, en temel ihtiyaç olan beslenme yeteneğinden eksiltilmiş milyonlar yeryüzünde ‘yaşıyor’, sürdürülebilir tohumculuk bitti bitiyor, 50 senede yaptığımız çevre katliamları gezegen tarihi boyunca yapılanın kat be kat fazlası, birbirimize ve görüşlerimize bırakın saygı duyması ‘ses çıkarma’ hakkı bile vermiyoruz, azınlıklar dünyanın her yerinde kan ağlıyor, LGBT bireylerin esamesi okunmuyor, tedavi bulunamayan tonlarca hastalığa sahibiz ya da milyarlarca insanlar en beşeri ihtiyaç olan sağlık hizmetlerine erişemiyor. Eğitim koşullarımız toplama baktığımızda rezalet, cehalet yaygın, öğrenim hakkına erişin kısıtlı ve pahalı, düşünce henüz yasaklanamadı ama düşündüğünü konuşmak milyarlarca ruh için çok zor. Hayvan hakları denildiğinde aval aval bakan milyonlarla birlikte yaşıyoruz, birbirimizi eziyor ve sömürüyoruz, toplayıcılıkla başlayan insan devinimi sömürücülükle devam ediyor ve daha bir sürü şey, ne yazık ki bir sürü bir sürü şey ve bitmez tükenmez üç noktalar…

Yaşadığımız ve gezdiğimiz Dünya’yı güzelleştiren, daha katlanılır bir hal almasına katkı sağlayan, kısa insanlık tarihini hızlandıran çok güzel bir adam geçti yeryüzünden adı Nelson Mandela. Yaşamı, inancı, mücadelesi hepimize örnek bir hayat öyküsü bıraktı geride. Bir de sözlerini: “Özgürlük için gökyüzünü satın almanıza gerek yok, ruhunuzu satmayın yeter.”

kesfetsene.com / 6 Aralık 2013 / İstanbul