Dünya Senin, Hadi keşfetsene!

İzmir’de Ne Nerede Yenir

İzmirde Ne Yenir? İzmir Yemek Mekanları

İzmir’de ne yenir, efendim İzmir’in neyi meşhurdur, İzmir mutfağı Ege Mutfağının bir örneği midir, İzmir’in deniz mahsulleri nelerdir, Çeşme’nin otları, Ege otları ne menem otlardır? gibi sorulara cevap aradığımız, İzmir lezzetleri ve İzmir Restoran önerilerimizin de yer aldığı, İzmir Gezi Rehberimizin bu bölümü yerel arkadaşlarımızın yönlendirmeleriyle denediğimiz İzmir lezzet duraklarından oluşuyor. Semt sırasına göre yazmaya çalışacağız, karışabilir. İzmir Yemek notlarımızı sayfa içinde ikiye ayırdık;

  • İzmir Mekanları, Restoranları
  • İzmir Sokak lezzetleri (Tam Muncihes kafası)

Kumrucu Şevki: Sanırız aslen Çeşme çıkışlı olan Şevki İzmir’in en meşhur lezzetini, çok şubeli olarak sunan en meşhur kumruculardan biri. Şehir geneline yayılmış şubelerinde sıcak kömürde kumruyu, turşu ikramı ile birlikte satıyor ve önü hep kalabalık. Gayet lezzetli ama favori yiyeceğimiz olmadı. (Aşağıda orijinal kumrunun tanımı da var)

Midyeli: İzmir’in meşhur midyelerine, Dünya mutfağından dokunuşları, Anadolu mutfağı tatlarıyla birleştirmiş enteresan bir mekan burası. Oldukça başarılı olduğunu ve İzmir’in en iyi restoranlarından biri olduğunu düşündüğümüzü belirtelim. Sadece geleneksel midye dolma değil, bizim Hırvatistan’da, Belçika’da, Karadağ’da, İspanya’da bayıla bayıla yediğimiz midye tencere yemeklerini de sunuyorlar. Leziz sıcak midye dolmayı başlangıç sayacağınız mekanda önerilerimiz sahanda soslu, salma, güveçte midye ve şaraba yatırılmış tencere. Bu yeni lezzet durağının salma dediği totalde noodle ya da deniz mahsullü risotta kıvamında bir iç pilav. Sahanda soslu hamursuz bir pizza ya da yumurtasız menemen kıvamında. Beşamel sos ve peynir ile süslenen sahanın biber, domates ve midye ile oluşturulmuş ana harcı direkt sümene veriliyor, fırından çıkan bu lezzeti ekmek bana bana götürmek de bize düşüyor. Leziz. Güveçte midye ise klasik güveç midye gibi ancak o da fırında yapılıyor ve diğer deniz mahsullerini de içeriyor. Anadolu dokunuşu olarak domates sosu ile desteklenmiş. Deniz havasını da uzaktan hissettiğiniz mekandaki içecek önerimiz de tabii ki soğuk birer bira. Mutlaka rezervasyon yaptırmanız gerekli çünkü her daim dolu. İrfan Boyuer Sokak,  (Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden Özsüt’un sokağı) 0232 422 2226

Kırçiçeği: İstanbul’dan da tanıdığımız Kırçiçeği’nin merkezi İzmir’de. Biz de bulmuşken bir yiyelim dedik. Manisa Kebabı da, tüm pideleri de buradaki gibi şahane; sunumu, hijyeni, mekan kalitesi de çalışanları da çok başarılı. Fiyatlar da bizden uygun. Önceliğiniz olmayabilir ama yolunuz düşerse kaçırmayın. (Çok şubeli) Manisalı Kebap 1970: Ege’nin en meşhur et lezzetlerinden olan Manisa Kebap, ızgara kıyma ile sumağın benzersiz uyumu. Restoranın hizmet kalitesini ve lezzetlerini de pek bi’ beğendik. Yoğurtsuz, soslu veya sade soğanlı olarak sipariş verip, yanında ayran içmenizi şiddetle öneririz. (Kıbrıs Şehitleri üzeri) (Caddede çok benzer isimli mekan var)

İzmir Sevinç Pastanesi: Daha çok bir buluşma noktası olarak hizmet veren köşe başı meşhur dükkan konseptinin İzmir temsilcisi. Biz de arkadaşlarla buluşmak için bir iki kullandık, hadi dedik bir de çay içelim. Kurabiye ikramlarını pek sevsek de iki çaya 7 TL vermekten mutlu olmadığımızı belirtelim. Muhallebisi de güzel. Biz yemedik ana alamet-i farikası “kup” muş.

Söğüşçü Hüseyin Usta, Hüseyin Usta Kelle Paça: İzmir’in en meşhur yemeklerinden kelle söğüşü yerinde yiyelim dedik, İzmir’li arkadaşlarımız önerdi, gitmişken yan yana olan şubesinden çorbasını da denedik. Kelle söğüş, lavaş arası soğuk kelle, beyin, paça, dil gibi sakatat dilimlerinin maydanoz ve baharat ile harmanlanması ile sunuluyor ve soğuk soğuk yeniliyor. Üst seviye bir lezzet değil ama gitmişken yemek lazım. Kelle paça içinse foursquare’den civardaki birkaç restoranda Adanalı arkadaşlarımızın kavga yorumlarını okuyup gülmüştük, haklılarmış. Olmuş da güneyde ya da güneydoğuda bir kelle paça içtiyseniz bayağı canınız sıkılabilir ama her yeri kendi içinde değerlendirme prensibimizle vasat diyelim çorbaya. Fiyatlar oldukça makul. (İyi sakatat için bkz: Adana mutfağı)

Löplöp: İzmir’in meşhur kokoreçi için uğranılası mekanlardan. Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerindeki abilerin işini iyi yaptığı çok belli. Kokoreçin İstanbul lezzetlerine alışmış olanları için oldukça farklı bir sunumu olduğunu hatırlatalım.

Karşıyaka Evim Pastanesi: Torpil isimli yerel tatlıyı yemek için gidilesi. Torpil milföye benzer bir hamuru koni şekline getirip içine muhallebi kıvamında bir krema, üzerine de pudra şekeri konulması ile yapılıyor, yiyenler beğeniyor.

Yudumla Şerbeti: Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda sıcakta yürürken karşılaştığımız lezzet durağı. Soğuk karadut şerbeti şahaneydi. Eminiz çiel suyu da iyidir ancak onu bardakla satmıyor, sadece şişe ile satıyorlar.

İzmir Sokak Yemekleri (İzmir Munchies Lezzetleri)

Malum munchies Keşfetsene‘nin en sevdiği yemek türlerinden. İzmir de açıkçası bunun cennetiymiş arkadaş. Hani tüm gün bir yerlerde sokak yemekleri ve atıştırmalıklar var, ancak gece özellikle Kordon ve Kıbrıs Şehitleri Caddesi açık hava mutfağına dönüyor. Kebapçısı, dönercisi falan bile var, ama asıl lezzetler, kumru (soğuk orijinali), boyoz ve elbette sıcak midye. Sokaktaki midyecilerden kalabalık olana yanaşın ve pazarlığınızı yapın. Kalabalıksanız kültürümüzde önemli bir yer elde eden “tencere kapatma” işine girebilirsiniz, ama kaç kişi olursanız olun mutlaka sergi yerine tencereden sıcak sıcak yiyin. Ufak pazarlığınızı da yapmayı unutmayın. Fiyatlar 20 kuruş ilâ 80 kuruş arasında değişiyor. Boyozcular gelenek sanırız, haşlanmış yumurta da satıyor, biz uzak durduk, dileyene bildiririz. Ayrıca sıcak poğaça da satıyorlar ki Karaköy poğaçasına benziyor. (İzmirliler kızacak ama boyoz da ona benziyor ve çok bir esprisi de yok. Ama güzel kabul. Kendisinden ziyade kültürüne sahip çıkıyorsunuz sanırız)

Gece zor ama gündüz gevrekçiler (simitçi) gevreğin yanında tulum peyniri satıyor, mutlaka alın. Olmadı klasik üçgen peynir de var. Ayrıca kömürde kumru sonradan çıkan bir şeymiş, orijinal kumru bu satıcıların sunduğu kumru ekmeği içinde domates, biber ve peynirden oluşan lezzet. Oldukça da güzel ve ucuz. Kömürde kumru da güzel ama sanki biraz ‘fazla’. Neyse, tabii ki İzmir kokoreç de önemli bir lezzet ve gece gündüz adım başı var. İstanbul’a göre farkı öyle deli gibi baharat konmaması ve ekmek arasından ziyade -en azından gündüz- tabakta yenmesi diyebiliriz.

Bir de küçük anı, önünden birkaç gün farklı farklı anlarda geçtiğimiz ve açık olduğu süre boyunca (muhtemelen günde 14-16 saat falan) sadece hip hop çalan bir midyeci de sempatimizi topladı. Hip hop’a bayıldığımızdan değil ama tüm piyasanın Mardinli arkadaşlarımızın elinde olduğu sessiz, standart midye tezgahlarına, minik arabasından çevirme tezgahından alternatif hizmet sunan, farklılaşmış, sürekli hip hop yayını yapan arkadaşı da bir daha ki İzmir’e gidişimizde kesinlikle ziyaret edeceğiz.

Kordon’da bi’ bira:

Bir bira diye bir şey olmadığını, aslolanın ikinci bira olduğu hatırlatırken Kordon’da bira içme keyfini tekrar tekrar yaşamanızı öneririz. Civardaki tekellerden alın bir iki kutu/şişe kafanıza göre serilin çimlere herkes gibi takılın Ege’nin rüzgarına karşı bu şahane ortamda.